Bilgi ÇağıLifestyleYazılar

Van Depremi’ne en hızlı ve en büyük destek sosyal medyadan

“İyi ki sosyal medya var” dedim deprem sonrası. İlk haber Twitter’dan geldi. “Van’da şiddetli deprem oldu” diye…  

Televizyonda haber kanalları arasında dolaşırken olayın büyüklüğünü anlayamadık önceleri. Yüreğimiz istemedi belli ki. Resmi açıklama 6.6 büyüklüğünde olduğu yönündeydi. Ama gelen tweet’ler bir panik havasından daha çok dehşet çığlıklarını andırıyordu. İnternette yabancı sitelere baktığımızda büyüklüğün 7.3 olduğu yazıyordu. Sonra resmi açıklama geldi: Deprem 7,2 büyüklüğündeydi ve Cumhuriyet tarihi boyunca Anadolu’da meydana gelen en büyük depremlerden biri olarak kayıtlara geçti.

Facebook’da ilk başta çok fazla göze batmadı, çünkü paylaşılan resimler, videolar ve diğer konuların arasında kayboldu. Yavaş kaldı yani. Ama Twitter’da öylesine hızlı bir bilgi akışı öylesine hızlı bir koordinasyon oldu ki sosyal paylaşım bir anda sosyal dayanışmaya döndü. Türkiye’nin dört bir yanından, yurtdışından birbirini tanıyan tanımayan birlik oldu, bilgi kirliliği yaşanmadan Van’a gidemeseler bile herkesin bu felaketin yaralarını sarma konusunda bir nebze olsun yardımı oldu.

Enkaz altında kalanların attığı mesajlarda tarif ettikleri adresler anında Twitter’da paylaşılarak yardım ekiplerine bildirildi. Birçok şehirde anında yardım merkezleri kurularak yardım toplanmaya başlandı. “Gece” denilmedi sabah beklenilmedi. 

Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül önderliğinde sosyal medya aracılığıyla ilk kampanya başladı ve özellikle Facebook ile Twitter sayesinde bir anda geniş kitlelere ulaştı. Ardından da İstanbul Büyükşehir Belediyesi de sosyal medyanın gücünü keşfedip hızla harekete geçti.

Bu arada, müzik prodüktörü Dr. Erol Köse twitter’da en hızlı ve en yaygın organizasyonu yapanların başında geldi.

“Burada biri var”

Evet, enkaz altında sağ kalanlar dışarıdakilere seslerini böyle duyurdular. Mesajları sosyal medyada bir ışık hızıyla yayıldı. Kimi laptop’unu çalıştırabilmişti, kimi cep telefonundan mesaj atmıştı. GSM operatörlerinin bölgedeki baz istasyonlarını güçlendirmesinde bunun etkisi büyük oldu tabii ki. Adres, bulundukları yer, kaç kişi oldukları yönündeki bilgiler anında Akut’a iletildi. Yardım ekipleri de buralara yönlendirildi.

Doğru ve hızlı bilgi akışı şirketleri harekete geçirdi

Marmara depreminden deneyimli olanlar acil ihtiyaç listeleri yayınlamaya başladı. “Su çok önemli” denildi, sabaha karşı büyük su firmalarının bölgeye su sevketmek üzere olduğu haberleri geldi. 4 TIR yola çıkmıştı bile. Ardından kimsenin ilk anda aklına gelmeyecek ama çok önemli kalemler sıralanmaya başlandı: Bebek bezi, bebek maması, iç çamaşırı, hijyenik kadın pedi. Sonra hava durumu “Kar geliyor” dedi. Daha çok battaniye ve seyyar soba listelere eklendi.

Marmara depremindeki gönderilen ve hiç bir işe yaramayan yardım malzemeleri gündeme geldi sonra. “Evinizden kurtulmak istediğiniz şeyleri göndermeyin”. Yaz ortasında kazaklar, montlar gitmişti, yardım kutularından bikiniler çıkmıştı hatırlarsanız.

“Oyuncak” tweetleri atılmaya başlandı. Depremde çok korkan ve evsiz kalan küçük çocuklara moral olsun diye. 

Şirketler yardım taleplerine hızlı cevap verdi

witter’da kendi kendine oluşan organizasyon ve işbirliği şirketleri de harekete geçirdi. Nasıl suskun durabilirlerdi ki. Acil ihtiyaç duyulan maddeleri üreten firmaların iletişim bilgileri Twitter’da dolaşmaya başlayınca sanal ortamda oluşan yoğun talepler yani bir anlamda sosyal medyanın gücü şirketlerin çok hızlı harekete geçmesine neden oldu.

Suyun ardından büyük marketler zincirleri TIR’ları yükleyip yola çıkardı. Ardından kargo şirketleri üzerinde sosyal medyada bir baskı oluştu. “Van’a gönderilecek yardım malzemelerinden para alınmasın”. Sonra diğerleri geldi. 

Bir ara bir özel uçak firmasının bilet fiyatlarına zam yaptığı tweet’leri dolaşmaya başladı. Ardından tweet bombardımanı başladı. Aradan bir saat geçmemişti ki, bütün uçak firmaları VAN’a gitmek isteyenler için bilet ücretlerinin minumuma sabitlendiğini duyurmaya başladı tek tek. Üstelik bazıları ek seferler de koymuşlardı.

Şirketlerin yanı sıra ticaret ve sanayi odaları, belediyeler sosyal paylaşım sitelerini ciddiyetle takip edip, yardımlarını bu yönde hazırlamaya başladı. 

Fırsatçılar işbaşında ama…

Bir süre sonra bazı bağış toplama tweetleri gelmeye başladı. Ama “Sakın ha Kızılay ve Akut dışında bilmediğiniz yerlere para bağışı yapmayın” mesajları üzerine bir anda bu fırsatçılar geldikleri hızda kayıplara karıştılar.

Ardından gerçek yardım kurum ve kuruluşlarının iletişim bilgileri paylaşılmaya başlandı. Üstelik gereksiz malzemeler yerine yardım götürecek olanların ihtiyaç listeleri de hızla aktarıldı.

Gazeteciler Twitter’da da çalıştı

Van depreminin korkunc boyutu yavaş yavaş ortaya çıkarken gazeteciler bir yandan görevlerini yapmaya çalışırken bir yandan da sosyal medyada, özellikle Twitter’da etkin oldular. CNN Türk Genel Müdürü Barış Tünay gelişmeleri anı anına iletenlerin başında geliyordu. Twitter’ın en etkin kullanıcılarından Ahmet Hakan, Cüneyt Özdemir, Rahşan Gülşan ve Tuğçe Tatari ise soluğu Van’da alıp izlenimlerini ve çektikleri fotoğrafları Twitter’da paylaştılar. Bölgeye gidemeyen gazeteciler de Twitter sayfalarından ihtiyaçlarla ilgili duyuruları sürekli yayınladılar.

“Evim Evindir Van”

Gazeteci Ahmet Tezcan’ın Twitter üzerinden Vanlı depremzedeler için başlattığı kampanya kısa sürede büyük ilgi gördü.  Tezcan’ın “Çadırı en az deprem bu olsun! Van’ın komşu illeri ENSAR hassasiyeti gosterip evlerini Vanlılara açsın! İyilik için felaketi fırsata çevirin!”  Tweet’i kısa bir süre içinde çığ gibi büyüdü “#EvimEvindirVan” Twitter’ın en çok konuşulan konusu haline geldi. Öyleki daha 24 saat geçmeden gelen e-posta sayısı 17 bin olmuştu. 

Evini depremzedelere açmak isteyenler yaşadıkları ilin valiliğine başvurmaları yeterli. 

(25 Ekim 2011 Salı, Bilgi Çağı – Figen Onur)