Çok çalışıyormuş gibi yapmanın yolları
Yazarımız Figen Onur, mizahi bir dille tüm beyaz yakalıların en büyük derdine derman oluyor…
Sürekli toplantı, uzun toplantı… Olur olmaz şeylere toplantı ayarlayın. Katıldığınız toplantılarda çok konuşarak her şeyden anlıyormuş gibi kendinizi gösterin….
Ofis hayatının klasiği desek yalan olmaz. Hatta plazaların adeta değişmez kuralı haline gelmiştir.
Bahaneler hep aynıdır: “Çok yoğunum… İşten başımı kaldıramıyorum… İşler yetişmiyor… Hiç boş vaktim yok…” Bu söylenmeler sürer gider. İşin uzmanı değilim ama çalışma hayatında gözlemlediğim bu sorunun bence 3 ana nedeni var. Ya zamanı yönetemiyorsunuz, ya bütün işler size çakılıyor veya kendinizi kandırıyorsunuz. Nasıl mı? Çok çalışıyormuş gibi davranarak…
Evet bazıları çok çalışıyormuş gibi davranma rolüne kendini öyle bir kaptırıyor ki, gerçekten de artık öyle olduğuna inanıyor. İşin komiği yöneticilerini de buna inandırıyor. Bu türleri nasıl tespit edersiniz? Çevrenize bir bakın… Hep sağa sola koşuşturur, sürekli müdürün yanına girer çıkar, yöneticilere hep bir şeyler sorar… kaşlar çatık, surat asık ve sürekli söylenme modunda olurlar. Bir şey sormak istediğinizde “Çabuk söyle hiç vaktim yok” veya “Sonra konuşalım acele çıkmam lazım, toplantıya yetişeceğim” diye herkesin duyacağı şekilde yakınmaktan geri kalmazlar. Ellerinde sürekli telefon olur, bilgisayarın ekranına yapışırlar ve gergin görünürler. Telefonla arasanız hep “Meşgulum veya toplantıdayım ben seni ararım” derler. Ama aramazlar…
Toplantı, toplantı, toplantı…
Kurunun yanında yaş da yanmasın, gerçekten çok çalışanlarda da buna benzer belirtiler vardır. İşte size çok çalışıyormuş gibi görünme taktikleri.
– Sürekli toplantı, uzun toplantı… Olur olmaz şeylere toplantı ayarlayın. Katıldığınız toplantılarda çok konuşarak her şeyden anlıyormuş gibi kendinizi gösterin. Nasıl olsa masanın çevresindekiler bir süre sonra sıkılıp sizin ne dediğinizi umursamayacak bile…
– Eliniz boş kalmasın. Ama kahve fincanı değil. Dosya,. kitap, defter… Elinizde sürekli bir şeylerle dolaşın. Hatta mesai bittiğinde yanınıza bir şeyler alın, evde çalıştığınızı da zannetsinler.
– Sürekli şikayet edin. “Sistem çok yavaş”, bilgisayarım yetersiz, bilmem ne programına ihtiyacım var. Hatta gerçekten çalışanlara çamur atın “O az çalışıyor bütün iş bana kalıyor (Bu çok haince ama…)
– Masanızın üstü dolu ve dağınık olsun. Çok çalışıyormuş izlenimi verir.
– Dalgın ve düşünceli olun. Kafanız dolu izlenimi oluşur.
– Öğle yemeklerine çıkmayın ofiste yiyin. Gerçekten çok çalışanlar bunu sık yapar, siz de çalışıyormuş gibi görüneceksiniz. Veya iş yemeğinde olduğunuzu söyleyerek dışarıda öğle yemeğinde uzun kaytarmalar yapabilirsiniz.
– İngilizce teknik terimler kullanın, yani Plaza dili… Çok bilgiliymiş gibi görünürsünüz. İşi bilenler de sizin bir şeyler bildiğini zannetsin.
– Sandalyenizin arkasına bir ceket asın. Ama dışarı çıkarken başka ceket giyin. Sizi sürekli ofiste zannetsinler. Hatta bir tabakta yarısı kemirilmiş bir simit veya tost sanki aceleyle toplantıya gitmiş izlenimi verecek.
– Telaşlı gözükün. Yetiştirmeniz gereken büyük projeler olduğunu düşünmelerini sağlar. Ben çoğu insanı yıllarca hep böyle zannettim.
– Yönetici ofisteyken hep onun gözü önünde debelenin. Sizi hep ofise görürse çok çalıştığınızı zanneder. Yöneticinizi bıktırana kadar sürekli yanına gidip bir şeyler sorun. Sizin gerçekten çok uğraştığınızı zannetsin. Yine burada küçük bir not eklemek istiyorum, ben kendimi salak gibi hissederdim herkesin yöneticiye soracağı bir şey var benim niye yok, ben niye ha bire gidip duracak bir şey bulamıyorum? Meğerse taktikmiş…
Sonuçta benim “Ah yazık çok çalışıyor” diye acıdıklarımın aslında kendini “Çok çalışıyormuş” rolüne kaptıranlar olduğunu anlamam yıllarımı aldı. Şimdi rastladıklarımı gülerek izliyorum. Siz de seyredin, çok eğlenceli…
(17 Eylül 2013 Salı, Bilgi Çağı – Figen Onur)