Ey teknoloji yollarda bulurum seni
Hayatımın son yarısında bütün seyahatlerimi uçakla yapar oldum. İş için gidiyorsam zamanım zaten az, yola çıkış gerekçem özel ise daha da az. Zaten zaman sanki teknolojiyle ters orantılı olarak azalıyor.
Öyle ki bulduğum her fırsatı değerlendirmek zorunda kalıyorum. Havalanının bekleme salonlarında laptop açılıp kahve yudumlanırken e-postalar okunup cevaplanır, gönderilen yazılar incelenir, sunumlara eklemeler yapılır, raporlar okunup yorumlanır, vakit kalırsa kaçırdığım bir diziyi de izlerim, haberleri de… Bir şeyler yapılır işte ama sonuçta hep işle ilgili… Zaten her yerde internet var, 3G var, elimizde laptoplar, cebimizde akıllı telefonlar var. Bu nedenle otobüs yolculuğu benim gibi zamanla yarışanlar için nostalji olmuştur. Eh havayolu şirketlerinin artıp, uçak biletlerinin de neredeyse otobüs fiyatlarıyla aynı olduğunu da göz önüne alırsak, sadece iş dünyası değil, zaman kazanmak isteyen herkes hava ulaşımını tercih eder oldu.
En son şehirler arası otobüs yolculuğu yaptığımda, daha sigara yasağı bile yoktu. Otobüsün içi dumandan görünmezdi. O da İzmir-Datça arasında ve tatil amaçlıydı. Hatta geçenlerde uçaktan ölesiye korkan bazı arkadaşlarımın otobüs kullanmasını hayretle karşılayıp; “Yahu o kadar zaman sıkılmıyor musunuz, zaman kaybı” demiştim. Ama otobüsler artık benim bildiğim otobüsler değilmiş. Resmen VIP keyfi yani. Yiyip içip eğlenerek yapılıyormuş otobüs yolculukları. Kişiye özel televizyon, ister film izle, ister oyun oyna. Digiturk’un son atağı bendeki otobüs antipatisine de son darbeyi vurdu: Spor Toto Süper Lig maçlarını canlı izleme olanağı…
Otobüs yolculuğunda derbi maçı izleme keyfi
Birkaç kez başıma geldi, az kalsın kaçıracaktım ucu ucuna yetiştim uçağa. Ne yapayım, derbi maçları genelde pazar akşamlarına denk geliyordu, benim dönüşümle çakışıyordu. Şimdi haince bir plan yapıyorum. İzmir’e gidiş tarihimi derbi maçına denk getireceğim. Kucak dolusu abur cuburumu atıştırırken kulaklığımı takıp, keyifle maç izleyeceğim. Ardından da Maraton tabii ki. Yolun yarısı biter bile. Üzerine de bir film, vakit kalırsa oyun, bir bakmışım yolculuk bitmiş. Sanırım bazı işadamları da benim taktiğimi izleyecek, sonuçta sürekli hareket halinde olmak zorundaysanız, bazen bir yerde oturup maç izlemek yerine yol almak, zaman kazanmak bir bakıma.
Kişiye Özel Televizyon
Bu işi yapanlar ise Hitit Medya ve Funtoro. Güzel bir işbirliği yapmışlar, şu anda sadece Lig TV’yi canlı izleyebileceğiz. Bir süre sonra arkası gelecek, dizi fanatikleri de yolculuklarını dizi günlerine göre ayarlamak zorunda kalmayacaklar. Reklam camiası için de yeni bir mecra oluşmuş oluyor aynı zamanda. Direkt hedefe ulaşıyorlar. Her koltuğa özel dokunmatik bir ekran, düşünsenize, “Neler varmış burada” diyerek ekranla oynamak bile vakit geçirir insana. Neler yok ki: Yüzlerce müzik, yüzlerce film, oyunlar, internette surf keyfi… Hatta diğer yolcularla aranızda tavla turnuvası yapıp okey bile oynayabiliyorsunuz. Bir de Lig TV’yi canlı izleme şansı… Ben bu kişiye özel televizyon işini çok sevdim. Bir süre sonra bu sistem deniz otobüsleri ve trenlerde de olacakmış. Laptop taşımaya gerek kalmayacak yani.
Teknoloji yollarda
Hitit Medya yönetim Kurulu Üyesi Okan Sarıkaya, teknolojide sınır olmadığını şu cümle ile özetliyor: “Anayasaya aykırı olmasa otobüs içinden canlı yayın bile yaparız”. Öncelikle bu kişiye özel televizyon sisteminin ölçümlemesi yapılıyor. Kim neyi ne kadar izlemiş. Anket yapmak da mümkün, ki buna araştırma şirketleri bayılacak. Çünkü sonuçları almak hemen mümkün.
Anne babaları da memnun edecek şeyler var. İnternet üzerinden otobüsün nerede olduğunu, hatta kaç km hız yaptığını bile takip edebiliyorlar. Üniversite öğrencilerinin hafta sonları ve tatil zamanında ne kadar hareket halinde olduğunu gözönüne alırsak, teknolojnin yollara yayılması en çok onların işine yarıyor sanırım.
(24 Kasım 2011 Perşembe, Bilgi Çağı – Figen Onur)